Netanyahu’nun Hizbullah’a karşı ayaklanma daveti Lübnan halkında karşılık bulur mu?
İsrail, Lübnan’ın güneyine düzenlediği kara harekatını genişletirken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu direkt Lübnan halkına seslendi ve “Lübnan’ı Gazze bir yıkımdan kurtarmak için bir fırsatınız var” dedi.
Görüntülü mesaj yayınlayan Netanyahu, “Lübnan’ı Gazze’dekine benzeyenbir yıkım ve acıyla sonuçlanacak uzun bir savaştan kurtarmak için bir fırsatınız var. Ülkenizi Hizbullah’tan kurtarın ve bu savaş bitsin” dedi. Netanyahu, İsrail’in örgüte ve örgütün lider takımına verdiği zararı hatırlattı ve “Hizbullah en zayıf anında” sözlerini kullandı. Ancak Hizbullah zıtlarına ayaklanma iması, BBC Arapça Servisi’nin Lübnan’daki muhabiri Carine Torbey’e göre “bir iç savaşa davetiye” demek.
‘İsrail, aksi gruplar arasındaki derin bölünmelere oynuyor’ – Carine Torbey
Lübnan’da meskenlerini terk etmek zorunda kalan bir aile, Beyrut’ta araçlarının önünde sokakta yatmak zorunda kaldı. Dün gece İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun konuşmasını dinleyen birçok Lübnanlı için dile getirilen tehdit çok netti ve seçenekler de birbirinden kasvetliydi. Seçenekler Gazze gibi olmakla, bir iç savaşa sürüklenmek ortasındaydı. İsrail giderek artan şekilde, Lübnan halkına Hizbullah’a karşı ayaklanma daveti yapıyor. İsrail, Hizbullah yanlısı ve aksisi gruplar arasındaki derin bölünmelere oynuyor. Ancak Lübnan’da, Hizbullah’a en sert muhalif kesitler bile bu davetleri felakete davet olarak görüyor. Hizbullah’a karşı ayaklanmak hakikaten ne manaya geliyor? Lübnan’da Hizbullah’a açıktan, şiddetle karşı çıkan birçok grup var. Bu, ülkede devam eden siyasi tartışmanın bir modülü. Ancak Hizbullah’a karşı olanların, herhangi bir aksiyonda bulunması, Lübnan vatandaşları arasında kanlı çatışmalara dönüşebilir. Bu da, 1975 ile 1990 yılları arasında, 15 yıl süren iç savaşın yaralarını hala sarmakta olan bir ülke için yeni iç savaş manasına geliyor. Lübnan’da Netanyahu’nun konuşmasını dinleyen birçok kişi için seçenekler, çok kötüyle bir öteki çok kötü arasında.
İç savaşta neler yaşandı?
Lübnan’da birtakım Sünni, Dürzi ve Hristiyan gruplar, İran dayanaklı Şii örgüt Hizbullah’a kine varan bir tepki duyuyor. Hizbullah’a tamamen karşı, farklı dini ve ideolojik ilişkileri olan diğer çok önemli gruplar da var. Ancak Hizbullah ile birçok mevzuda fikirde olmayan fakat askeri kabiliyetleri konusunda örgütü destekleyen öbürleri da bulunuyor.
Yakın vakte kadar, Hizbullah’ın en önemli siyasi müttefiklerinden biri, o dönem en büyük Hristiyan partisi olan Özgür Yurtsever Hareketi’ydi (ÖYH). Yıllar boyunca birbirlerini desteklemek için pragmatik bir muahedeleri vardı. ÖYH’nin değerli bir Şii siyasi müttefiki vardı ve Hizbullah dasilahsızlandırılmasını istemeyen bir Hristiyan destekçiye sahipti.
Ancak ülke, her büyük iç tansiyonda, 1975 – 1990 arasındaki iç savaşı hatırlıyor. O devirde, sağcı Hıristiyan gruplar, daha sonra ismi Lübnan Güçleri’ne dönüşecek milis yapılanmasıyla, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Lübnan’da kurduğu devlet içindeki devleti yok etmeye giriştiler. Bu gruplar, yardım için önce Suriye’yi (1976) ve akabinde İsrail’i savaşa çektiler; Yaser Arafat’ı ve FKÖ’yü dışarı iten 1982 İsrail işgaliyle doruğa ulaştılar. Şiiler, iç savaş müddetince Hıristiyan ve Sünni milis grupları, iç savaşta askeri muvaffakiyet elde etmek için yabancı ülkelerden yardım almakla da suçladı. Hizbullah’ın ‘devlet içinde devlet’ olarak çıktığı süreçte Lübnan’ın 150 bin kayıp verildiği bedellendiriliyor. Ülke, 15 yıl süren kanlı iç savaşın akabinde fay sınırları üzerine, hassas istikrarlar gözetilerek yeniden yapılandırıldı.