enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,7985
EURO
36,8460
ALTIN
2.948,65
BIST
10.082,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Çok Bulutlu
Cumartesi Yağmurlu
13°C
Pazar Yağmurlu
16°C
Pazartesi Yağmurlu
15°C
Salı Yağmurlu
12°C

Ertuğrul Özkök: Cumhurbaşkanı nerede konuşacak; caminin avlusunda mı, minberde mi?

Emin olabiliriz ki, açılışta eli kılıçlı bir başpiskopos görmeyeceğiz

Ertuğrul Özkök: Cumhurbaşkanı nerede konuşacak; caminin avlusunda mı, minberde mi?
01.12.2024 08:00
1
A+
A-

Tarih 15 Kasım 2024… Yani 2 hafta önce cuma günü… Sabah stleri… Şehirde hayat canlanmaya başlamış. O stlerde Seine ırmağının sol kıyısındaki ünlü Shakespeare&Company kitapçısı şimdi açılmamış. Ama önündeki banklarda oturan turistler, biraz ilerideki köprünün girişinde ve Cite adasının üzerindeki olağandışı polis hareketliğinin farkına varmışlardı. Burası dünyanın en bilinen mabedi bile denilebilecek Notre Dame Kilisesi’nin bulunduğu bölge… Kilise bundan 5 yıl önce ansızın çıkan bir yangınla neredeyse kül olmuş, yalnızca duvarları ayakta kalabilmişti.

15 Kasım günü kiliseye dönen Meryem Ana ve bebek İsa heykeli
15 Kasım 2024, kilisenin tarihine çok önemli bir gün olarak geçecekti. Çünkü yangından kurtarılan çok çok önemli bir kutsal emanet 5 yıl sonra yeniden Notre Dame’ın çatısı altına getirilecekti. Bu, “Kucağında bebek İsa’yı tutan Bakire Meryem” heykeliydi. Yangın sırasında itfaiyeciler tarafından kurtarılmış ve 5 yıl boyunca Saint Germain l’Auxerrois Kilisesi’nde muhafaza edilmişti. Heykel o gün yeniden kiliseye getirilecekti.

O sabah kiliseye gizlice gelen ziyaretçi kimdi
Ancak o gün Notre Dame’ın bilinmeyen bir ziyaretçisi daha vardı. Meryem Ana heykelinin kiliseye getirilmesinden iki st önce bir ziyaretçi sessizce kiliseye gelmiş ve içeri alınmıştı. Etrafta tek gazeteci yoktu. “Bu ziyaretten dışarı tek fotoğraf sızmayacak” diye kesin talimat verilmişti. Gizlice kiliseye gelen kişi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’du. Yanında yalnızca 3 kişi vardı. Paris Başpiskopos’u Ulrich, Onarım inştını yüklenen kamu şirketinin başkanı ve inştın baş mimarı.

Macron (sağda)

Haber medyaya sızınca savaş da birden alevlendi
Ancak bu ziyaret kısa süre sonra Le Figaro gazetesine sızdı ve anda Notre Dame Kilisesi’nin açılışı ile ilgili kapalı savaş da birden alevlendi. Çünkü bir müddettir o kilisenin dehlizlerinde, bir ucu Vatikan’a, öteki ucu Fransa Katolik Kilisesine ve bir diğer ucu da siyasete kadar uzanan büyük bir savaş yaşanıyordu. Ve bu savaşın en büyük meydan muharebesi önümüzdeki cuma günü, yani 7 Aralık günü, yaşanacaktı.. Çünkü kilise 5 yıl sonra o gün yeniden ibadete ve ziyarete açılacak. Şimdi 5 yıl önceye, o meşum güne dönelim.

Sarı ceketler için kameraların karşısına geçen Macron’a yangın haberi geliyor
Kilise bundan 5 yıl önce ansızın çıkan bir yangınla büyük ölçüde yanmış, neredeyse 4 duvardan ibaret bir harabeye dönüşmüştü. Kilisede yangın başladığında Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “Sarı Ceketler” hareketiyle ilgili yapacağı bir açıklamaya hazırlanıyordu. Açıklamayı yapacağı televizyon ekibi oradaydı. İşte tam o sırada haber televizyonları Notre Dame Kilisesi’nde çıkan yangını canlı olarak yayınlamaya başladılar. Yangın hızla yayılıyordu ve Paris İtfaiyesi’nin kilisenin tamamen çökmesini önlemek için alması gereken çok riskli bir karar vardı. Macron anında o kararı aldı ve yapacağı açıklama bir anda Notre Dame üzerine döndü.

Macron o an söz veriyor: Notre Dame’ı 5 yıl içinde ibadete açacağım
Sarı Ceketler hareketiyle düzgünce zayıflayan ve bunalan Macron, Fransa halkının gözünde en çok önemli ulusal kültürel varlıklardan biri olarak görülen ve Paris’in sembolü sayılan kilisenin yeniden ayağa kaldırılmasında kendisi için tarihi bir imkan görmüştü. Daha o gün Fransa halkına ve dünyaya şunu ilan etti: “Notre Dame 5 yıl içinde restore edilecek ve tekrar ibarete ve ziyarete açılacak.” Fransa içindeki savaş da daha o gün başladı.

En büyük bağışı hangi zenginler yaptı
Enkazın maliyeti çok ağırdı. En az 700-800 milyon Euro’ya mal olacak bir işti. Daha o hafta tahminen de dünya tarihinin en büyük bağış kampanyası başladı. Kampanyaya ilk katılanlar, tam Fransa’yı Fransa yapan markalardı. Yani Lüks giysi ve hoşluk ürünlerini üreten şirketlerin sahipleri. İlk açıklayan Louis Vuitton, Dior, Bulgari gibi dev markaları üreten LVMH’nin sahibi Bernard Arnault oldu. Onu Loreal’ın sahibi Bettancourt ailesi izledi. Her ikisi de 200’er milyon Euro bağışlayacakların açıkladı. Onları, Gucci’nin sahibi ve Fransa’nın iki numaralı lüks devi olan Henry Pinault ve en büyük akaryakıt devi olan Total grubu izledi. Onlar da100’er milyon Euro bağışladılar.

En dindar 2 varlıklı kaç Euro bağışladı dersiniz
Bu aileler o denli Fransa’nın en dindar insanları olarak bilinen şahıslar değildi. İşte o günlerde “muhafazakar” denilen insanların artık bütün dünyaca bilinen özelliklerinden biri ortaya çıktı. Ülkenin en dindar katolik aileleri olarak bilinen Vincent Bollore ve Edouard Sterin hiç ortada yoktu. Bazı şahıslar “Bay Bollore yaptığı yardımı açıklamayı seven bir insan değil” gibi laflar ettiyse de, Notre Dame gibi Katolik alemin bu en büyük sembolünün onarımında ülkenin en muhafazakar 2 zengininin elini açtığına kimse şahit olmadı.

21’inci yüzyıl muhafazakarlığının değişik bir özelliği mi sanki bu… Bununun dışında irili ufaklı on binlerce şirket ve insan bağış kampanyasına katıldı. Bir sayıya göre 250 bine yakın insan bağış yaptı.

Laik ülkenin cumhurbaşkanı kilise açılışının starı olabilir mi
bütün bunlar olurken, açılış tarihi yaklaştıkça perde arkasında yaşanan büyük bir savaş da açığa çıkmaya başladı. Kamuoyu gözünde prestiji neredeyse sıfıra inmiş durumdaki Macron bu açılışı kendisi için büyük bir kampanyaya çevirmek istiyordu. Yani açılış gününün starı o olmalıydı. Ancak karşısında iki büyük cephe vardı. Birincisi laik cephe… Dünyanın en jakoben laiklik anlayışına sahip olan Fransa devleti, tarihî olarak çizgiyi çok net çekmişti. Devlet ve kilise arasında çok yüksek bir duvar vardı. Fransa Cumhurbaşkanı, kilisenin içinde dini temalı bir konuşmayı yapamaz, dini sembolleri kullanamazdı.

 7 yıl önce Johnny Hallyday’in cenazesinde yaşanan olay
Gözler birden 7 yıl geriye döndü. Benzer bir olay 9 Aralık 2017 günü Fransa’da bir tartışmaya yol açmıştı. O gün Paris’teki Maddelin Kilisesinde Fransa’nın ünlü rock sanatkarı Johnny Hallyday’in cenaze merasimi vardı. Cumhurbaşkanı Macron da kilisedeydi. O gün çok da sembolik bir gündü. Fransa’da laiklik 9 Aralık 1905 günü çıkarılan bir maddeyle başlamıştı. Yani o kanunun yıldönümüydü. Bu kanuna göre cumhurbaşkanı kilisede tabutun başında lakin bir hürmet duruşunda bulunabilirdi.

Yani tabutun başında onu kutsamak için eliyle haç işareti yapamazdı. Ancak Macron’un eli ya alışkanlık yahut şuurlu şekilde göğsüne doğru giderken son anda fark etmiş ve vazgeçmişti.

Papa’ya yakın bir kişinin “Yerini bil” iması
Şimdi bu tarihi açılış gününde bu tartışmanın çok daha da alevlenmesi ihtimali vardı. Kilisenin imalinde olağanüstü bir çaba gösteren ve başanılı olan Macron şu anda kamuoyu gözünde bunun meyvesini toplamayı arzu ediyordu. Yani kilisenin içinde bir konuşma yapmak istiyordu. . Ancak hem laik çevreler, hem Fransa Katolik Kilisesi hem de Vatikan buna karşıydı. Belki de o nedenle Papa Katolik aleminin bu çok çok önemli gününde orada olmamayı tercih etmişti. Onun yerine Korsika’da olacaktı. Ona yakın bir yetkili de ismini vermeden şöyle demişti: “Cumhurbaşkanı bunun kısa sürede restore edilmesi için büyük efor harcadı. Herhalde merasimde saklanacak hali yok. Elbette ona uygun bir yer bulunur.” Hakkını verir gibibiraz da “Yerini bil” üslubunda bir temenni.

Cumhurbaşkanı kilisenin içinde değil, avlusunda konuşacak
Sonunda o tahlil bulundu. 7 ve 8 Aralık günleri 2 merasim düzenlenecek Macron, Notre Dame kilisesinin avlusunda kısa bir konuşma yapacak ve işin dinî tarafına değinmeyecek. Dinsel merasim sonraki gün kilisenin içinde yapılacak. Macron orada da bulunacak ama hiçbir dini jest ya da konuşma yapmayacak.

Tabii o güne kadar daha bir hafta var. Burası Fransa, bir haftada ne olacağı bilinemez.

İkinci savaş: Çağdaş vitray mı, özgününe uygun vitray mı
Bu tartışma bu türlü sonuçlanırken, arka planda onarımın sanatsal yanıyla ilgili de çok büyük bir savaş yaşandı. Kilisenin içindeki vitrayların nasıl olacağı tıpkı Louvre Müzesi’nin önüne piramidin yapılması ve burin sütunlarının dikilmesi sırasında yaşanana büyük bir savaşa yol açtı. Macron kilisedeki tarihi vitrayların yenine bugünün çağdaş sanatını yansıtan yeni bir dizaynın yapılmasını istiyordu. Çünkü kilise 700 yıl önce yapılmıştı ve şu anda restore edilirken ona 21’inci yüzyıldan ve Macron periyodundan bir katkının yapılması iyi olacaktı. Hatta bu vitrayları burin sütunlarının tasarımcısının yapmasını istiyordu. Ama hiç beklemediği bir direnişle karşılaştı.

Büyük bağışçılar ve ulusal varlıkçılar ayağa kalkıyor
Fransa Ulusal Varlığını Muhafaza Komitesi karşıydı. Bu ortada büyük bağışçılar da kilisedeki vitrayların özgününe uygun yeniden yapılmasından yanaydı. Macron o savaşı da kaybetti. Vitraylar özgününe uygun yapılacak. Tabii Fransa’da “Güçlendirilmiş Başkanlık” benzeri tam yetkileri bir kişinin iki dudağı arasına bırakan bir sistem olmadığı için Cumhurbaşkanı bu baskılar karşısında geri adım attı… Neticede, açılış gününde Fransa devletinin laiklik kanunu uygulanacak. Eminim Esmeralda ve Quasimodo’nun ruhları da hepimizin hafızasında dolaşacak. Ama emin olabiliriz ki, açılışta eli kılıçlı bir başpiskopos görmeyeceğiz…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.