İmamoğlu: Bizi hapsedenler bizimle birlikte demokrasiyi, milletin iradesini hapsetmek istiyor
İBB’ye yönelik operasyonda tutuklanıp görevinden alınan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bizi hapsedenlerin sıkıntısı yalnızca bizimle değil. Bizi hapsedenler bizimle bir arada demokrasiyi, milletin iradesini hapsetmek istiyor. Bizi hapsedenler İstanbullu hemşerilerimin seçme hakkını çiğnedi. 16 milyon İstanbullunun emanetini gasp etti. 1,5 milyonu CHP üyesi 15,5 milyon seçmenin iradesiyle cumhurbaşkanı adayı olmamın iktidarlarının sonunu getireceğini gördükleri için hapsedildik” dedi.
İmamoğlu’nun, X hesabından yaptığı açıklama şöyle:
“Silivri’den Sesleniyorum:
Geç Gelen Adalet, Adalet Değildir
Aziz Milletim,
Bu satırları hukuksuzca tutulduğum Silivri Cezaevi’nden kaleme alıyorum. Ben ve çalışma arkadaşlarım, birkaç kelamda “gizli tanığın” temelsiz savlarına yaslanan bir mahkeme kararıyla hapsedildik. Yolsuzluk ve terör gibi mesnetsiz suçlamalarla cezaevindeyiz. Milletin bize verdiği görevi icra etmekten alıkonuyoruz.
Bizi hapsedenlerin kaygısı yalnızca bizimle değil. Bizi hapsedenler bizimle birlikte demokrasiyi, milletin iradesini hapsetmek istiyor. Bizi hapsedenler İstanbullu hemşerilerimin seçme hakkını çiğnedi. 16 milyon İstanbullunun emanetini gasp etti. 1,5 milyonu CHP üyesi 15,5 milyon seçmenin iradesiyle cumhurbaşkanı adayı olmamın iktidarlarının sonunu getireceğini gördükleri için hapsedildik.
Kıymetli Vatandaşlarım,
Biz adaleti mülkün, adaleti devletin temeli gören bir medeniyetin evlatlarıyız. Adalet, bir toplumun omurgasıdır. Toplumlar, milletler adaletle nefes alır, adaletle ayakta kalır. Onsuz ne huzur olur ne güven ne de birlik. Halbuki, bugün ülkemizde adalet ayaklar altındadır, milletin adalet duygusu derinden yaralanmıştır. Milletimiz yıllardır mahkeme kararlarının siyasi saiklerle, saraydan verilen buyruklarla alındığını görüyor, biliyor. Mahkemeler hukuksal olmayan saiklerle gençleri, muhalifleri, siyasi başkanları tutuklayıp mahpusa atıyor. Aylar boyunca iddianameler yazılmıyor, mahkemeler uzuyor, insanlar boş yere aylarca cezaevinde tutuluyor. Halbuki, yeniden bize ait veciz kelamdır: Geç gelen adalet, adalet değildir.
Aynı cezaevinde bulunduğum Zafer Partisi Genel Başkanı Sn. Ümit Özdağ da tıpkı bizler hukuksuz bir şekilde aylardır burada tutuluyor. Yalnızca 9 sayfalık bir iddianame için 77 gün beklediği yetmezmiş ilk duruşması iki ay sonra görülecek. Soruyorum: Bu nasıl bir adalet anlayışıdır, neden sayın Özdağ tutuklu yargılanıyor ve iddianamesi hazır edildiği halde neden bir an önce davası görülmüyor? Sayın Özdağ nasıl bir adalet anlayışıyla aylardır özgürlüğünden yoksun edilir, Şubat ayında ziyaret ettiğim değerli annesini, sevdiklerini görebilmekten alıkonur? Şiddetle kınıyorum.
Kaderde, Sn. Özdağ ile aynı cezaevinde bulunmamız varmış. Biri Cumhurbaşkanı adayı, biri parti genel başkanı olarak Silivri Cezaevinde, siyaset yapmanın bedelini ödüyoruz. Üzerine basarak söylüyorum; hukuk, siyasi rakipleri susturmak için bir araç olamaz. Adalet, herkes için eşit işlemelidir; aksi halde, bunun ismi adalet olmaz, bunun ismi zulüm olur.
Asırlar önce Balkanlara attığımız ilk adımın mimarı ve Bursa fatihi Orhan Gazi’nin dediği: “Adaletin en berbat sü geç tecelli edenidir. Sonunda karar isabetli olsa da, geciken adalet zulümdür.” Bu söz, devlet idaresinin temel taşı olmalıdır. Zira adalet, devletin meşruiyetinin kaynağıdır. Bir devlet, lakin vatandaşlarına adil davranırsa ayakta kalabilir. Devlet, adaletle yönetilirse güçlü olur ve lakin hukukla ayakta kalır.
Aziz Milletim,
Arkadaşlarım ve ben hapsedildiğimiz cezaevlerinde adaletin yeniden tesis edileceği bir Türkiye’yi düşlüyoruz, adaletin karar süreceği bir Türkiye için var gücümüzle çalışıyoruz. İnanıyoruz ki, milletimizle birlikte bu karanlık günleri aşacak, hukukun üstünlüğünü yeniden inşa edecek ve hep birlikte adil, demokratik ve huzurlu günlere emin adımlarla yürüyeceğiz.”