enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
42,2081
EURO
48,8788
ALTIN
5.430,71
BIST
10.924,53
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
21°C
İstanbul
21°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Hafif Yağmurlu
19°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
16°C

Şeker hastalığı önlenebilir mi?

İnsülin seviyesinde hızlı yükselmeye sebep olan yiyecekler yüksek glisemik indeksli, daha kararlı, düşük seviyelerde insülin salınımı sağlayan yiyecekler düşük glisemik indeksli yiyeceklerdir. İnsülin salınımında ani yükselmelere sebep olacak yüksek glisemik indeksli yiyecekleri sıklıkla tüketmek kilo alımı ve uzun vadede Tip 2 Şeker Hastalığına kapı aralar

Şeker hastalığı önlenebilir mi?
23.10.2025 18:00
0
A+
A-

Dr. Emel Sakınç Çağlar*

Şeker hastalığı, tıpkı hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği gibi kontrolsüz ilerlediğinde ağır bedeller ödemek zorunda kalınan kronik bir hastalıktır. Ne yazık ki toplumumuzdaki sıklığı, bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınmasını gerektirir boyuttadır.

Hastalığın Tip 1 olarak adlandırılan formu, pankreasın insülin salgılayamaması nedeni ile gelişir, çok erken yaşlarda karşımıza çıkar.  Tip 2 Şeker hastalığıysa, sağlıksız, aşırı yağlı, karbonhidratlı beslenme, hareketsiz yaşam ve kilo alımı ile genetik yatkınlık bir araya geldiğinde kaçınılmaz olur. Çoğunlukla orta-ileri yaşlarda karşımıza çıkar.

Genetik hastalık risklerimizi değiştirmek şu an için pratik bir çözüm olmasa da şeker hastalığına yakalanma riskini azaltmak, hastalığın yol açtığı yıkıcı sonuçları en aza indirmek olasıdır.

İnsülin dolaşımda sürekli bulunmakla birlikte yediklerimize cevap olarak, pankreastan, değişen oranlarda salınan bir hormondur. Kan şeker seviyesinin dengede kalmasını sağlar. Aldığımız besinlerin enerjiye dönüşebilmesi, insülinle hücreler arasında sağlıklı bir iletişimle mümkündür. İnsülin direnci, insülin, olması gerekenin bile üzerinde salınmasına rağmen gerektiği gibi kullanılamadığı için Tip 2 Şeker Hastalığına yakalanma riski yaratan bir durumdur. Obez, özellikle de abdominal obezitesi olan, bel çevresi yağlanmış hastalarda insülin direnci karşımıza çıkar. İnsülin direnci olan hastalar kilo vermekte güçlük çekerler. Sürekli şekerli, karbonhidratlı yiyecekler tüketme eğilimindeyken doymama hissi, özellikle karbonhidrat yoğun öğünler sonrası artan yorgunluk, uyku hali, baş ağrısı gibi semptomlarla karşı karşıya kalırlar.

Besinlerin, insülin salınımını üzerindeki etkilerine glisemik indeks denir. İnsülin seviyesinde hızlı yükselmeye sebep olan yiyecekler yüksek glisemik indeksli, daha kararlı, düşük seviyelerde insülin salınımı sağlayan yiyecekler düşük glisemik indeksli yiyeceklerdir. İnsülin salınımında ani yükselmelere sebep olacak yüksek glisemik indeksli yiyecekleri sıklıkla tüketmek kilo alımı ve uzun vadede Tip 2 Şeker Hastalığına kapı aralar. Bu da doğru beslenmeyle hastalığın önüne geçebileceğimizin göstergesidir. Özellikle yakın aile bireylerinde şeker hastalığı olan kişilerde kötü beslenmeyle hastalığın çok genç yaşlarda ortaya çıkması da beslenme ve şeker hastalığı arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır.

Yiyeceklerin un, nişasta ve şeker, özellikle yapay şeker oranı arttıkça glisemik indeksleri yükselir. Kurubaklagil ve sebzelerde olduğu gibi besinlerdeki lif oranı arttıkça glisemik indeks düşer. Alınan besinin bağırsaklardan emilim süresi yavaşladıkça daha düşük insülin seviyesi, daha az kan şekeri dalgalanması ve daha uzun süreli tokluk hissi olur. Pişirme süresi arttıkça açığa çıkan nişasta oranı nedeniyle glisemik indeks yükselir.

Glisemik indeks değerleri, yiyecekler doğal hallerinden uzaklaştıkça artmaktadır. İşlem görmüş un (tam buğday olmayan) ve şekerden uzak durmak, beslenmede aşırıyı, göz doygunluğunu değil dengeyi esas almak sağlıklı kaliteli bir yaşamın olmazsa olmazıdır. Bu açıdan baktığımızda, obezite gerek sebepleri gerekse sonuçları ele alındığında sadece bireysel bir sağlık sorunu değildir. Ziyadesiyle de politiktir.

Özetle düşük glisemik indeksli beslenme;

– Daha doğru beslenme kararları vermenizi sağlayabilir. Artmış insülin etkisinden çıkmayı kolaylaştırır.

– Kilo vermeyi ve zayıf kalmayı sağlar.

– Açlığı azaltır ve uzun süre tok hissetmeyi sağlar.

 -Kan kolesterol seviyelerini düşürür.

– Diyabet tedavisini kolaylaştırır.

– Kalp damar hastalığı, kalp krizi riskini azaltır.

Bilgiye ulaşmak ve doğru bilgiyi yaşam biçimine dönüştürmek sağlıklı bir yaşamın ilk koşulu.

Bedenen ve ruhen sağlıklı günler diliyorum.

*İç Hastalıkları Uzmanı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.